Anemi.Net'te ara..

11 Ocak 2013 Cuma

Kan Bagışı Yapın, Anemi Hastalarına Destek Olun..

Akdeniz anemisi hastaları her zaman kan bağışçılarına ihtiyaç duyuyor.


Talasemi (akdeniz anemisi) hastaları düzenli şekilde vücutlarına kan almak zorundalar: Talasemi hastaları Kan almadan yaşayamazlar, kana bağımlıdırlar. Bu yüzden düzenli kan bağışçılarına her zaman ihtiyaç duyulmaktadır.

Kan Alma, Kan VermeVücudun yeterli kanı üretememesi sonucu genetik yollarla geçen bir kan hastalığı olan talasemi (Akdeniz anemisi) hastalığında “Çocuklarda aşırı soluk ten rengi, iştahsızlık gibi belirtilerde dikkatli olunması gerekmektedir.


Kan bağışla
Talasemi hastalığında; vücudun kan üretimi düzeyi düşük olduğundan dolayı, Talasemi (Akdeniz Anemisi) hastalarının 3 haftada bir dışarıdan kan alması gerekmektedir, kana bağımlı bir hayat sürdürmektedirler. Bu yüzden düzenli bağış yapacak kan bağışçılarına büyük oranda ihtiyaç duyuluyor.

21 Ekim 2012 Pazar

Havaların Soğumasıyla Orak Hücre Anemi Hastaları Daha Dikkatli Olmalı

Hatay Talasemi ve Orak Hücre Anemi Hastalıkları Derneği (HATODER) Başkanı Burhan Kerimoğlu, havaların soğumasıyla orak hücre anemi hastalarının daha dikkatli olması gerektiğini belirtti.


Hatoder, anemi, talasemi, orak hücreli anemi


Kerimoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, kalıtsal kan hastalığı olan orak hücre anemi rahatsızlığı bulunan hastaların sonbahar ve kış aylarında çok dikkatli olması gerektiğini kaydetti.

alyuvar, anemiÖzellikle orak hücre anemi hastalarında, kansızlık ve tekrarlayan ağrı krizi ataklarının görüldüğünü ifade eden Kerimoğlu, rahatsızlığın nedeninin ise alyuvarların içinde taşınan oksijenin, akciğerden vücudun diğer organlarına taşıma işlemini yürüten hemoglobininin yapısal bozukluğu olduğunu bildirdi.

Bu bozukluğun alyuvarın şeklinin ve yapısının bozulmasına ve orak şeklini almasına yol açtığını vurgulayan Kerimoğlu, açıklamasında şunlara yer verdi:

"Orak şeklini almış alyuvarın yaşam süresinin kısalması kansızlığın nedenini oluşturur. Alyuvarların orak şeklini almasında, ortamda yeterli oksijenin bulunmaması, vücudun oksijen ihtiyacının artış göstermesi, aşırı yorulmadan dolayı vücudun su kaybına uğraması, havaların soğuk olması, enfeksiyonlar gibi etkenler orak hücre anemi hastalığı ağrı krizini tetikleyen en önemli etkenlerin başında gelmektedir. Bu nedenle havaların soğumasıyla orak hücre anemi hastaları daha dikkatli olmalı. Koruyucu aşılar mutlaka yapılmalıdır. Ayrıca, hastaların ağrı krizlerini asgariye indirmeleri için günlük 2-3 litre bol sıvı almaları, giyimlerin ve beslenmelerine dikkat etmeleri gerekmektedir."

18 Nisan 2012 Çarşamba

Çölyak hastalığı nasıl teşhis edilir?


Teşhisi nasıl konur?: 

Çölyak hastalığı tanısı öncelikle şüphelenmekle başlar. Tanı amacıyla öncelikle kanda antigliadin antikorları, endomizyum antikorları veya transglutaminaz antikorlarının araştırılması gerekir. Bu antikorlardan en az birisi pozitif olursa , ince barsak biyopsisi yapılması şarttır. Bundan sonraki aşamada gluten içermeyen diyetle beslenen hastanın yakınmalarının kaybolması, kansızlık gibi bozuklukların düzelmesi, başlangıçta saptanan antikorların kaybolması ve en erken bir yıl sonra yapılan kontrol biyopsisinde ince barsaktaki bozukluğun düzeldiğinin gösterilmesi ile hastalığın tanısı doğrulanır. Barsak biyopsisi yapılmadan sadece diyet cevabına göre çölyak hastalığı tanısı konulması uygun değildir.


Nasıl tedavi edilir?:
Bugün için çölyak hastalığının ilaç tedavisi ile iyileştirilmesi söz konusu değildir. İlaç tedavisi sadece destek tedavisi şeklinde olup anemi saptananlara demir verilmesi, gereğinde D vitamini desteği veya villus atrofisine bağlı olarak ikincil laktoz toleranssızlığı gelişen hastalara bir süre süt ve süt ürünü verilmemesinden ibarettir. Glutenin hastalığın oluşumundaki rolü anlaşıldığı günden itibaren çölyak hastalığı tedavisinde glutensiz diyet tedavinin en önemli kısmını oluşturmuştur. Glutensiz diyette buğday, arpa, çavdar ve yulaf unu içeren her türlü besin maddesinin yenilmesi yasaktır. Mısır ve pirinç toksik olmayıp diğerlerinin yerlerine kullanılabilir. Gluten çölyak hastaları için bir anlamda zehir olarak kabul edilir. Tedavide gluten içeren tüm ürünlerin diyetten çıkarılması gerekir. Glutenin diyetten çıkarılması ile hastalığın belirtilerinde kısa süre içinde gerileme gözlenir.. Eğer iyileşme gözlenmez ise ya diyet tam olarak yapılmamaktadır ya da hastalığın tanısı yanlıştır. Gluten birçok üründe kullanılan bir maddedir. Hazır yiyeceklerin hemen hemen hepsinde gluten maddesi kullanılır. Glutensiz diyet zor bir diyetmiş gibi görülür. Ancak günümüzde glutensiz un, bisküvi ve ekmek gibi ana besinler yanında çikolata, gofret gibi bir takım ürünler de üretilebilmektedir. Günümüzde tüm çölyaklı hastaların glutensiz diyete tam olarak uyması ve ömür boyu sürdürmesi gerektiği konusunda fikir birliği vardır.

13 Nisan 2012 Cuma

Hemolitik Anemi ile Birlikte Yaşamak..


Hemolitik anemi hafif ya da ağır şiddette olabilir. Kalıtsal hemolitik anemiler sürekli tedavi gerektirebilen ve ömür boyu süren durumlardır. Edinsel tipleri ise altta yatan neden bulunup düzeltildiğinde iyileşebilir.
Sürekli Bakım
Hemolitik anemi hastası iseniz sağlığınıza dikkat etmeniz önemlidir. Doktorunuzu düzenli olarak görmeniz ve tedavi planını uygulamanız gerekir. Doktorunuzla yıllık grip aşısı veya pnömoni aşısı olmanız gerekip gerekmediği konusunda konuşun.
Doktorunuza enfeksiyon kapma riskinizi azaltmanın yolarını sorun. Örneğin şunları yapabilirsiniz:
  • Hasta kişilerden uzak durun, kalabalıklardan sakının.
  • Pişirilmemiş gıdalar gibi bakteri kaynağı olabilecek yiyeceklerden kaçının.,
  • Ellerinizi sık sık yıkayın.
  • Ağzınızda ve boğazınızda oluşabilecek enfeksiyon riskini azaltmak için dişlerinizi sık sık fırçalayın ve/veya diş ipiyle temizleyin, düzenli olarak diş hekimine gidin.
Yaşam Tarzında Değişiklikler
Sağlıklı kalmak için bazı şeyler yapabilirsiniz. Bol bol dinlenmeye çalışın.
Soğuk antikorlu AIHA'nız varsa soğuk ortamlardan sakının. Soğuk havalarda dışarı çıktığınızda şapka, eşarp ve kalın giysiler giyin. Buzdolabından ya da buzluktan yiyecekleri alırken eldiven ya da bez kullanın. Klimalı ortamlarda ısıyı çok azaltmayın veya sıcak tutan şeyler giyin. Soğuk havada araba sürmeden önce arabanın içini ısıtın.
Glikoz 6 fosfat dehidrojenaz (G6PD) eksikliği ile doğan kişiler anemiyi tetikleyecek maddelerden uzak durmalıdır. Örneğin, fava, naftalin (güve ilacında bulunur) ve belli bazı ilaçlardan (doktorunuz size hangileri olduğunu açıklayacaktır) sakının.
Doktorunuzla sizin için hangi tür ve ne miktarda fiziksel aktivitelerin güvenli olduğu hakkında konuşun. Durumunuzu kötüleştirebilecek ya da komplikasyonlara yol açabilecek bazı spor ve aktivitelerden uzak durmanız gerekebilir.
Hemolitik Anemi ve Çocuklar
Çocuklarında hemolitik anemi bulunan anne babalar çocuklarının sağlık hizmetleri ekibinden bu durumla ilgili olabildiğince fazla şey öğrenmek isterler.
Çocuğunuzun bakımında aktif bir rol oynayabilirsiniz. Tedavi, beslenme ve uygun fiziksel aktiviteler hakkında çocuğunuzun sağlığıyla ilgilenen ekiple konuşun.
Anemide ağırlaşma belirtilerini ve olası komplikasyonları öğrenin, böylece gerektiğinde çocuğunuzun doktoruyla bağlantı kurabilirsiniz.
Aile üyelerini, arkadaşları ve çocuğunuzun sınıfındakileri hemolitik anemi hakkında bilgilendirmek isteyebilirsiniz. Ayrıca çocuğunuzun öğretmenlerine ve diğer bakıcılarına durum hakkında bilgi vermek de isteyebilirsiniz. Çocuğunuzun özel bir sınırlaması olup olmadığını onlara bildirebilirsiniz.
Aile üyeleri, arkadaşlar, öğretmenler ve bakıcılar çocuğunuzun hemolitik anemi ile baş etmesine yardım etmek için bir destek ağı oluşturabilirler.
Gençlerin kendi tedavi ve bakımları ile ilgili kararlara katkıda bulunmalarına olanak sağlayın. Bu, kendi sağlıkları ile ilgili olarak aktif bir rol almaları konusunda gençleri cesaretlendirir. Hemolitik anemi ile daha iyi baş edebilmeleri için yaşam tarzındaki sınırlamaları ve diğer tıbbi gereksinimlerini anlamalarında kendilerine yardımcı olun.

12 Nisan 2012 Perşembe

Pernisiyöz Anemi (Habis Kansızlık) Nedir?

Pernisiyöz anemi, yani habis kansızlık tam olarak nedir?

Pernisiyöz anemi, geçmişi de kendisi kadar dikkate değer olan bir hastalıktır. Şaşılacak bir biçimde, ılıman iklimlerde yaşayan, elli yaş üstündeki beyazlarda çok sık görülmektedir. Bu çok önemli kan hastalığı, yüz yıldan daha önce, ilk bulunduğunda, Addison kansızlığı diye adlandırıldı ki, hemen bütün vakalarda öldürücüydü. 1926'da, mide suyundaki önemli bir faktörün eksikliğinden doğduğu anlaşıldı. Daha sonra, bu hastalığın en önemli nedenlerinden birinin B12 vitamini eksikliği olduğu keşfedildi.

Bugün, hastalık erken teşhis edilir ve dikkatle tedavi edilirse, başarısız bir tek vaka bile söz konusu olamaz. Bir mucize gibi, bir zamanlar yüzüne bakılmayan bir besin maddesi olan karaciğerin, bu hastalığın kontrol altına alınmasında etkili olduğu bulundu. Belirli aralıklarla verilen Bl2 vitaminine, yüksek derecede besleyici bir diyetin eklenmesi ve bunun demir ve minerallerle takviyesi sayesinde, pernisiyöz anemili hastalar yaşamlarını ve çalışabilir durumlarını sürdürebilirler. Bir zamanlar öldürücü olan bu hastalığın kontrol altına alınabilmiş olması en büyük bilimsel başarılardan biridir.

11 Nisan 2012 Çarşamba

Demir eksikliği anemisine dikkat

İleri yaşta görülme sıklığı artan ve en sık görülen kanserler arasında bulunan kalın bağırsak kanserinde, demir eksikliği anemisi önemli bir bulgu olarak gösteriliyor.

Demir eksikliği anemisine dikkatUzmanlar, ileri yaşta özellikle nedeni bilinmeyen demir eksikliği anemisinde mutlaka kalın bağırsağın detaylı bir şekilde incelenmesi gerektiğini; demir eksikliği anemisi olanlarda gaytada gizli kan bakılarak bunun nedenin belirlenmesi gerektiği uyarısında bulunuyor. Demir eksikliğinin kendisinin riski artırmadığını, ancak kansızlık nedeni olarak altta yatan sorun olarak kanserin ortaya çıkabileceği vurgulanıyor.

Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şuayib Yalçın, 19. Ulusal Kanser Kongresi'nde AA muhabirine yaptığı açıklamada, her geçen gün görülme sıklığı artan kanserler arasında kalın bağırsak kanserlerinin bulunduğunu belirterek, bunun her iki cins için de önemli bir sorun olduğunu söyledi.
Kalın bağırsak kanserinin Türkiye'de özellikle kadınlarda meme kanserinden, erkeklerde ise akciğer ve prostat kanserinden sonra en sık görülen kanser türü olduğunu ifade eden Yalçın, "Kalın bağırsak kanseri, Türkiye'de tüm kanserlerin yüzde 8-10 kadarını oluşturuyor" dedi.

Yalçın, kalın bağırsak kanserlerinin yaşın ilerlemesiyle birlikte görülme sıklığının arttığına dikkati çekerek, Türkiye'de de her geçen yıl ortalama insan ömrünün uzamasına bağlı olarak bu tip kanserlerin görülme sıklığının artmasının öngörüldüğünü belirtti.

Hastalığın 70'li yaşlarda çok fazla görüldüğünü dile getiren Yalçın, "Kalın bağırsak kanserinin 20 yıl içinde önemi daha da artacak" dedi.

Yalçın, erken yaşlarda görülen kalın bağırsak kanserlerinin çoğunun genetik kökenli olduğunu anlatarak, "Genetik kökenlilerin daha az kompleks mekanizmalara sahip olabildiği için tedavide başarı şansı daha fazla olabiliyor" diye konuştu.

Kalın bağırsak kanserinin akciğer kanserinden daha az öldürücü, ancak bir o kadar ciddi bir hastalık olduğunu vurgulayan Yalçın, hastalığın akciğer kanserine oranla daha iyi yönlendirilebildiği ve tedavisinin daha mümkün olduğunu dile getirdi.

Erkeklerde görülen kansızlık kanser habercisi olabilir!

Hematoloji Bölümü'nden Uz. Dr. H. Saffet Beköz, "Erkeklerde görülen kansızlık şikayetlerinin altında yatabilecek sebepler" hakkında bilgi verdi.

Halsizlik, çabuk yorulma, üşüme hissi ve baş ağrısı... Bunlar anemi yani kansızlığın en sık belirtileri... Demir eksikliği özellikle gelişmekte olan ülkelerde toplumun büyük çoğunluğunu etkileyen önemli bir sorun.

Kansızlık Türk kadınlarında daha sık görülüyor ve pek çok sağlık sorununu da beraberinde getiriyor ancak erkeklerde görülen kansızlık kanser başta olmak üzere pek çok ciddi hastalığın habercisi olabileceği için dikkat gerektiriyor.

Anemi (Kansızlık) hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen kriterlerin altında kalmasıdır. Bu kriterler erişkin erkeklerde 13 g/Dl; kadınlarda 12 g/dL nin altı kabul edilir.

6 ay ile 6 yaş arası çocuklarda 11 g/dL nin, 6-14 yaşlarda 12 g/dL nin altı anemidir. Ancak kansızlık teşhisi konurken sadece hemoglobin değeri dikkate alınmaz. Onun yanında demir, demir bağlama kapasitesi, ferritin, gibi demir depolarını gösteren bir takım parametrelere de bakılır.

Anemi, alyuvarların çapındaki değişikliklere göre farklı gruplara ayrılır.

Alyuvarların çapı küçük olanlarda, "demir eksikliği anemisi" ve "Akdeniz anemisi" dediğimiz iki anemi türü görülür. Çapı büyük oranlarlarda ise en sıklıkla görülen, vitamin eksikliğinden kaynaklanan anemilerdir. B12 vitamini ya da folik asit eksikliği anemileri bu gruba girer. Ama bazen de alyuvarların çapı normal olmasına rağmen kansızlık ortaya çıkabilir. Bunlar da bir takım üretim eksikliklerine bağlı kronik hastalıklarla veya böbrek yetersizliği ile ilişkili olan, ilik tembelliği diye tabir ettiğimiz anemi türleri vardır. Bir başka tür ise bağışıklık sistemi veya mekanik sebeplerle ortaya çıkan anemilerdir.


Bu belirtilere dikkat!

Halsizlik, yorgunluk, çabuk yorulma, eforla nefes nefese kalma, adalelerde güçsüzlük hissi, üşüme hissi, ellerde soğukluk, baş ağrısı, baş dönmesi, huzursuzluk, iştahsızlık, saç dökülmesi ve saçlarda matlaşma, kulaklarda uğultu ve çınlama, gözler önünde sinek uçuşmaları, devamlı uyuma isteği ve uyuklama hali, çarpıntı, kalp rahatsızlığı olan kişilerde göğüs ağrısı, deride solukluk, tırnak yataklarında düzleşme, kolay kırılma, çok seyrek olarak çukurlaşma (kaşık tırnak), dudak kenarında çatlamalar, yaralar görülmesi, zihinsel yoğunlaşmada (konsantrasyon) yetersizlik.

Hastalığı çok ilerlediği durumlarda, göz kararması, baygınlık hissi dahi görülebilir. Bu belirtilerin görüldüğü vakalarda, kronik anemi akla gelmektedir.

Kansızlığı olan her insanda bu bulguların hepsinin görüleceği anlamı çıkarılmamalıdır. Kansızlığın şiddeti, oluşma hızı, süresi ve altta yatan aneminin sebebine göre şikayetlerde değişiklikler görülebilmektedir.

Erkeklerde jinekolojik sebeplere bağlı olarak kan kayıpları yaşanmadığından kansızlık görülme sıklığı çok düşüktür. Ancak karşılaşıldığı durumlarda sebebi iyi araştırılmalı ve değerlendirilmelidir.


Erkeklerde görülen kansızlık ciddi hastalıklara işaret ediyor olabilir!

Erkeklerde görülen demir eksikliğinin en sık nedeni mide ve kalın bağırsak gibi sindirim sisteminde olan kayıplardır. Midede ülser, gastrit türleri veya damar yumakları meydana gelebilir. Bu damar yumaklarının açılıp kanamasıyla beraber kan kayıpları yaşanabilir.

Bazen de daha ciddi olarak gördüğümüz kalın bağırsak veya mide kanserlerinin ülserli şekli oradaki damarın açılmasıyla birlikte kendini kansızlık şeklinde de gösterebilir. O nedenle bazı mide kanserleri de demir eksikliği anemisi taraması esnasında yakalanabilmektedir.

Kansızlığın nedeni hemoroid de olabilir

Bazen de hemoroid dediğimiz makatımızın dış kısmındaki damar paketlerinin açılmasıyla beraber belirli aralıklarla kanamayla kaybedilen kan da erkeklerde demir eksikliği anemisi yapabilir.


Tedavide ilk aşama;
kansızlığa neden olan sebebin ortadan kaldırılması
Demir eksikliğinin tedavisinde yapılması gereken ilk şey demir eksikliğine neden olan sebebin ortadan kaldırılmasıdır.

Bunun için hastanın öyküsünün çok iyi alınması gerekiyor. Sebep ortadan kaldırılmadan uygulanan tedaviler geçici olacak ve hastalığın tekrarlama riski yükselecektir.

Demir eksikliği tedavisinde, sebebin ortadan kaldırılmasından sonra uygulanacak ikinci süreç ise, demir eksikliğinin giderilmesidir. Demir eksikliğinin giderilmesinde, diyette gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Bunun yanında demir preparatları ile tedavi edilmelidir. Demir preparatı ihtiyaca göre damardan, kas içine ya da ağızdan hap veya solüsyon şeklinde verilebilir.

Uygun süre kullanılmalı anemi düzeldikten sonra da demir depoları doldurulana kadar devam edilmelidir.

Orak Hücreli Anemi Hastası Ablasının iliği ile yeniden hayata tutundu



Doğduğu günden beri orak hücreli anemi ile mücadele eden 24 yaşındaki Hüseyin Çolak, ablasının iliği ile yeniden hayata tutundu.

Anne ve babasındaki bir gen bozukluğu nedeniyle doğuştan orak hücreli anemi hastalığına yakalanan Çolak, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Onkoloji Hastanesi'nde yaklaşık 8 yıldır gördüğü tedavinin ardından ilik nakli ile sağlığına kavuştu.
Yaklaşık 1 ay önce ablasından alınan iliğin nakledildiği Çolak, yaşadığı ''kâbus'' gibi yılların ardından yeniden hayata tutunmanın mutluluğunu yaşıyor.

Çolak, doğumundan itibaren yakalandığı hastalığa 1 yaşında teşhis konulduğunu ve bugüne dek hastalıkla mücadele etmeye çalıştığını belirtti. Daha önce Hacettepe Üniversitesi'nde tedavi gördüğünü ve okulu nedeniyle geldiği Kayseri'de Erciyes Üniversitesi'nde tedavisine devam ettiğini anlatan Çolak, şunları söyledi:

''Hastalık teşhisinin konulduğu 1 yaşımdan beri mücadele ediyorum. Hastalık yaşamımı alt üst etti. Erciyes Üniversitesi'nde grafik tasarım bölümünde okuyordum ama okulumu bırakmak zorunda kaldım. Özellikle son 8 yıldır hastalığın şiddeti artmıştı. Hemen hemen her ay bir kriz geçiriyor ve her seferinde 15-20 gün hastanede yatıyordum. Daha önce, Ankara'da ilik nakli yapılması gerektiği söylenmişti ama tehlikeli olduğu için ailem kabul etmemişti. Hastalıkla mücadele için sürekli olarak kanım değiştiriliyordu. Bu nedenle Hepatit C virüsü kaptım. Böylece hastalık daha da çekilmez oldu. Ağrılara dayanamaz olmuştum. Ağrılarımı dindirmek için birçok doktorun vermek istemediği uyuşturucu özellikli ve bağımlılık yapan ilaçlar kullanmaya başladım.''
Doktorlarının tek tedavi yönteminin ilik nakli olduğunu söylemelerinin ardından, nakil için karar verdiğini ifade eden Çolak, yurt dışında yaşayan ablası Pınar Ceylan'dan alınan iliğin kendisine nakledildiğini kaydetti.
İlik naklinden beri sağlık durumunun hızla iyiye gittiğini vurgulayan Çolak, ''Ağrılarımdan kurtulmak için ölümü bile göze almıştım. Şimdi, yeniden doğmuş gibiyim. Şimdi, yeniden okuluma başlayıp, hayata kaldığım yerden devam etmek istiyorum'' dedi.


TÜRKİYE'DE İLK VAKA
Hüseyin Çolak'ın tedavisini yürüten Yrd. Doç. Dr. Leylagül Kaynar da, orak hücreli anemi hastalığının kalıtsal olarak geçen bir kan hastalığı olduğunu ve genellikle bebeklik döneminde tanısının konulduğunu bildirdi. Hastalığın tek tedavisinin ilik nakli olarak bilinen kök hücre nakli olduğunu belirten Kaynar, şu bilgileri verdi:
''Hüseyin'in hastalığına, kan hücreleri orak şeklini alarak küçük damarları tıkıyor. Tıkanma hangi bölgede olursa, orada organ hasarları ve şiddetli ağrılara neden oluyor. Hastalık, ağrı krizleri, nefes darlığı, karın ağrıları, kol ve bacaklarda ağrılar ve kan yıkımı ile kendini gösteriyor. Hem anne, hem babadan orak hücre genini almak, bu hastalığa yol açıyor. Hüseyin'in diğer kardeşleri hastalığın taşıyıcısı ama Hüseyin'de hastalık ortaya çıkmış. Diğer tedavi yaklaşımları sadece hastanın şikâyetlerini ve ağrı krizlerini azaltmayı sağlıyor. Ancak kullandığımız hiç bir tedavi ile hastamızın ağrılı krizlerini azaltamadık. Hastalığın gerçek anlamda tek tedavi yöntemi ise kök hücre nakli. Bu nedenle, Hüseyin'e taşıyıcı oymayan ablasından kök hücre nakli yaptık. Hüseyin, Erciyes Üniversitesi'nde kök hücre nakli yaptığımız ilk hasta oldu. Ayrıca, bu hastalığın tedavisi genellikle çocukluk döneminde yapılır. Hüseyin, bu anlamda Türkiye'de erişkin yaşta kök hücre nakli yapılan ilk hasta oldu.''
Kaynar, Hüseyin'in kan değerlerinin normal seyrettiğini ve sağlık durumunun giderek iyiye gittiğini sözlerine ekledi.


KÖK HÜCRE TEDAVİLERİNİN YENİ MERKEZİ
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı ve Kök Hücre Transplant Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Çetin ise merkezlerinin halk arasında ilik nakli olarak bilinen ilik kaynaklı kök hücre nakli tedavileri ve kök hücre araştırmaları konusunda Türkiye'nin ve Avrupa'nın en önemli merkezlerinden birisi haline geldiğini kaydetti.
Çetin, Erciyes Transplant Merkezi'nin Avrupa akreditasyon çalışmalarının tamamlandığını, bugünlerde son gözden geçirme denetimlerinin yapılacağını da belirtti.
Haber Kaynağı: Ntvmsnbc.com

Sinsi hastalık "anemi"ye dikkat

Son yıllarda ismini çok sık duyduğumuz bir hastalık olan anemi; kan değerlerinin düşmesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Büyüme çağındaki çocuklarda, kadınlarda ve yaşlılarda daha fazla görülen ve bazen de çok ciddi bir hal alan bir durumdur.

Aneminin ortaya çıkmasında rol oynayan birçok neden bulunuyor. Bunların arasında demir eksikliği gibi çok sık karşılaşılan nedenlerin yanı sıra, kan kanseri ya da bazı iç organların kanseri gibi ciddi hastalıklar da yer alabiliyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Türker Kundak, tedavinin doğru planlanması için anemi nedeninin iyi araştırılması gerektiğini belirtiyor.
Aneminin ortaya çıkışının temelinde çok farklı sebepler bulunabildiğini söyleyen Dr. Türker Kundak, en sık karşılaşılan neden olan demir eksikliğinin kadınlarda daha çok görüldüğünü ve saptandığında hastanın adet görüp görmediğinin sorgulanması gerektiğini söylüyor. Çünkü kadınlar adet döneminde kan kaybediyor ve bu durum kansızlığa neden olabiliyor. Ancak rahim içi kanamanın artmasına neden olabilecek miyom ya da bazı kanser türleri de bu duruma yol açabiliyor. Ayrıca beslenme şekli, gebelik ve emzirme de demir eksikliğine bağlı kansızlığa neden olabiliyor. Anemi şüphesiyle gelen hastanın hikâyesi dinlendikten sonra fizik muayenesi yapılıyor. Kısa vadede gelişen anemiler olduğu gibi kronik anemiler de görülebiliyor.

Dr. Kundak kansızlık belirtilerini, “Bulgular daha çok kronik anemilerde görülüyor; Hastanın cilt rengi soluklaşabiliyor, saçları cansızlaşmaya, kırılmaya başlıyor; tırnakları ayrışabiliyor. Yüzüne baktığınızda cilt rengi ve göz kapaklarının altı soluk görünüyor, ağız içi mukozası soluk görünüm alıyor, dilinin üzerinde düzleşme başlıyor. Vücudunu muayene ettiğinizde ise kansızlığa bağlı kalp seslerinin hızlandığı duyulabiliyor. Dalak ve karaciğerde büyüme olabiliyor. Bunun dışında kansızlığın tipine bağlı çeşitli döküntüler, kanama odakları ve morluklar görülebiliyor” şeklinde özetliyor.

B12 EKSİKLİĞİ ANEMİYE NEDEN OLUYORB12 ve demir vücutta üretilmeyen, dışarıdan alınan moleküller olduğu için, eksiklikleri daha çok beslenme ve emilim kusurlarına bağlı olarak ortaya çıkıyor. Süt, süt ürünleri, yumurta, et ve sakatatta bulunan B12 vitamininin eksikliği kansızlık gibi çok çeşitli hastalıklara yol açabiliyor. Bu eksiklik en çok vejetaryenlerde görülüyor. Vücutta hücrelerin büyümesini sağlayan B12 vitamininin eksikliğinde, hücre bölünmesi zorlaştığı için bir süre sonra kansızlık oluşabiliyor. Mide-bağırsak kanserleri ya da bu sistemin emilim kusuru yaratan bazı hastalıkları nadiren de olsa B12 vitamini eksikliğine neden olabiliyor. Bu nedenle B12 vitamini eksikliği görüldüğünde, mide-bağırsak sistemini de taramak gerekiyor.
TEDAVİ EDİLMEZSE BİRÇOK SORUNA YOL AÇIYOR Kansızlığın tedavi edilmemesi vücudun zorlanması anlamına geliyor. Çünkü kansızlık durumunda vücut, hipoksi denilen oksijen yetersizliğini yaşıyor. Bu tabloda dokulara gitmesi gereken oksijen gidemediği için bütün organlar zorlanmaya başlıyor. Demir eksikliğine bağlı kansızlık uzun sürdüğünde, zorlanmaya bağlı olarak kalp büyüyor ve kalp yetmezliği oluşabiliyor. Akciğerler zorlandığından, nefes darlığı oluşuyor. Dokulara az oksijen gittiğinden, dokunun oksijensiz kalması sonucu tüm iç organlar ve kaslar zorlanıyor. Yaygın ağrılar, kramplar, unutkanlık ve duygu durum bozuklukları görülebiliyor. Eller uyuşmaya başlıyor.

TEŞHİS İÇİN İYİ ARAŞTIRMA YAPILMALI
Dr. Türker Kundak, “Kansızlık tespit edildiğinde nedene yönelik tedavi uygulanıyor. Demir eksikliği, B12 vitamini ve folik asit eksikliğinde ilaç tedavisi yapılıyor. Fakat kansızlığın nedeni; basit bir beslenme eksikliğinin yanı sıra, yukarıda belirtilen çok önemli bazı nedenler de olabiliyor. Bu yüzden mutlaka araştırılması, gerekli durumlarda mide-bağırsak endoskopisi ya da diğer tetkikler yapılması ve neticede cerrahi işleme ihtiyaç duyulabilecek sonuçlar çıkabileceğinin de unutulmaması gerekiyor” diyor.
Haber Kaynağı:Ntvmsnbc.com

9 Nisan 2012 Pazartesi

Demir Eksikliği Anemisi ve tanısı

Tanım olarak düşük miktarda demire bağlı olarak kanın kırmızı hücrelerindeki azalmadır. Kansızlığın en sık görülen şekli budur. Demir, kanda oksijen taşıyan pigment olan hemoglobinin önemli bir parçasıdır. Demir eksikliğinin nedenleri :
  • Diyette az miktarda alınma,
  • Vücut tarafından az miktarda emilimi
  • Kronik kanamalar (ağır adet kanaması dahil)
Örneğin: burun kanamaları, hemoroid, mide yada barsak ülseri, polip, gastroenterial kanser gibi … Çocuklarda kurşun zehirlenmesi sonucunda da demir eksikliği anemisi görülür. Vücutta ve kemik iliğindeki demir depolarının harcanması sonucu kansızlık yavaş yavaş gelişir. Genellikle kadınlarda demir depoları daha azdır.
Yüksek risk grubu içerisinde doğurganlık çağında olan ve adet dönemi nedeniyle kan kaybı olan kadınlar, demir ihtiyacı artmış gebe veya emziren kadınlar, çocuklar ve diyetinde yeterli oranda demir bulunmayan kişiler bulunmaktadır. Kan kaybına bağlı risk faktörü arasında peptik ülser, barsak kanseri, rahim kanseri, uzun dönem aspirin kullanımı sayılmaktadır.